22 Aralık 2014 Pazartesi

Adaların Arkasındaki En Karanlık Nokta

Günaydın Dostlar,

Denizden gelir.

Bizim buralarda her zaman denizden gelir. Denizden, adaların arkasındaki en karanlık noktadan, kapkara bulutların refakatinde gelen fırtına bir anda karaya vurur. Her şey o kadar çabuk gelişir ki ne olup bittiğini anlayamazsın. Patlayan camların uçuş rotası, kiremitlerin düşüş rotası hepsi birbirine karışır. Yıkılan hayallerin ağırlığının yanında yıkılan duvarların ağırlığı solda sıfır kalır.
Sen bir ağaca tutunmuşsundur, diğeri bir duvar dibine sinmiştir, bir başkası da yırtık bir tentenin altına. Evinde fırtınadan hiç haberi olmadan oturanlar yok mudur? Olmaz mı vardır tabii. Onlar sıcak evlerinde oturmuşlar badem ve fıstık yiyorlar ama bugün fırtınanın ortasında kalan sensin.


Fırtına bir anda geliverdi. Buzlu yağmurları beraberinde getiren bulutlar sana hazırlanma şansı vermedi. Rüzgârın uçurduğu parlayan buz parçaları tek tek yüzüne çarparken sen hazırlıksız yakalandın. Soğuk tanecikleri bu kadar yakından tanıyacağını düşünmüyordun. Herkes bir yere tutundu ama ne yazık ki senin can havliyle tutunduğun ağaç senden de minik. Kara bulutları gördün ama yine de daha büyük bir ağaca ulaşamadın.

Fırtına var gücüyle seni minik ağaççıktan koparıp uzaklara uçurmak istiyor ama sen sımsıkı yapışmışsın bir kere. Fırtına da olsa tufan da kopsa kimse seni oradan ayıramaz. Sen güvendin, sen tutundun. Minik de olsa sonuçta o da kökleri derinlerde olan ve kolay kolay sarsılmayacak bir ağaç.

Bir yerlerden bir dost eli uzanıverir. Bir anda yakalar seni bileğinden. Tek kişiyi uçurabilecek, yıkacak rüzgâr; iki kişiyi daha zor yıkar. Sayı arttıkça direnç artar. Elele meydan okursun fırtınaya da tipiye de dalgalara da.

Fırtına gelir gelmesine de ama herkesi aynı şekilde vurmaz. Kimi tam fırtınanın ortasında kalır çok etkilenir, kimi de az bir hasarla yakayı kurtarabilir. Saniyeler, dakikalar bir başka gelir insana. Kötü hava hiç bitmeyecekmiş gibi bir hisse kapılırsınız ama sonunda muhakkak güneş açar.
Adaların arkasından, denizden gelen fırtına, güneşin açmasıyla beraber adaların arkasındaki en karanlık noktadaki evine çekilir ve biten stoklarının yerine koyabilmek için yeni karanlıklar, yeni rüzgârlar, yeni buzlu yağmurlar üretir. Bir gün hepsini cebine koyup tekrar hiç beklemediğimiz bir anda ortaya çıkmak için hazırdır.

Fırtınalar gelir, fırtınalar gider. Önemli olan rüzgârlar dindiğinde yanında kimin kaldığıdır. Rüzgârın sert estiği günlerde sorun ortaktır, direniş ortaktır. Sessizlik çöktüğünde bahçende kırılan tek bir saksının peşine düşmeden, rüzgârı ve buzları cepheden karşılayan evin yanında olabiliyorsan o zaman sana kısaca “adam” derler.

Karanlık; yağmurun, fırtınanın habercisidir. Gelen kötü havayı hissedersin ama yine de yapacağın çok fazla bir şey yoktur. Sanki hiç olmayacakmış gibi yaşamaya devam edersin. Hayat şartları bizi buna zorlar. Her zaman günlük öncelikler uzun vadeli gibi görünen sorunların önüne geçer.

Yine gelecek, yine soğuk rüzgârlarıyla kalplerimizi soğutmaya çalışacak ama başaramayacak. Biz ne fırtınalara direndik, meltemlerle savrulup gidemeyiz.
Bizim minik ağaç da bir gün kocaman bir çınar olacak. Değil seni kocaman bir mahalleyi bile koruyabilecek hale gelecek.

Değişir bu hayat, her zaman söylediğim gibi “Yarın ne olacağı hiç belli olmaz.” Önemli olan fırtınaya karşı durabilecek kaç kişi olduğumuzdur.

Sağlıklı kalın, mutlu kalın...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder