12 Aralık 2014 Cuma

Tren Garında Kahve Keyfi

Günaydın Dostlar,

Aslında kahve içmeyi çok da sevmem ama trenlere olan düşkünlüğümü herkes bilir. Babamın 1964 yılında Almanya’dan getirdiği oyuncak trenim halen durur. Artık o eski halinden eser olmasa da yine de ilk gün alınan parçalar da elli yıldır benimledir.

Ankara’da tren garına tek başıma gitmek zor işti ama İstanbul’a geldiğimizde, dayımların evinin istasyona çok yakın olmasından dolayı istasyona yürüyüp trenleri seyretmişliğim vardır.
 
Ne kadar büyüseniz de eski alışkanlıklar, eski tutkular kolay kolay değişmiyor. Halen trenleri çok severim ve tren deyince benim aklıma gelen ilk yer Almanya’dır. Almanya’nın birçok şehrini gördüm (Berlin’i, Düsseldorf’u, Sttutgart’ı da severim) ama benim için Münih’in yeri bambaşkadır.
Münih’te birçok yeri babamın sayesinde öğrenmiş olsam da bugün artık ben de sağını solunu iyi bilirim. Oradaki otelimizin tren istasyonunun dibinde olması da başka bir güzel tesadüftür. Babam da trenleri çok severdi. Hiç oyuncak treni olmamış, büyüdüğü şehirde hiç tren olmamış birinin trenleri sevmesi de ayrı bir ilginç konudur. Evet, kesinlikle soya çekim diye bir şey var.

Eskiden Münih’e gezmek ve arkadaşlarımı görmek için de giderdim ama son yıllardaki gidişlerimin hepsi iş için olmuştu. Bütün gün süren toplantılar akşamüstü saat 17.00 gibi biterdi ve ondan sonra yemek buluşmasına kadar bir iki saat ara verilirdi. Bazen de yemek filan yoktu ne isterseniz onu yapardınız. Bu saat diliminde gidip zaman geçirdiğim bana iyi gelen yer Münih Tren İstasyonu'dur. Aynı atasözünde de söylendiği gibi gidip yarım saat filan trenlere bakardım.

Aynı atasözünde de söylendiği gibi gidip yarım saat filan trenlere bakardım. Günün bütün yorgunluğu gider. Gelen giden trenler, koşuşan kalabalık her akşam aynı senaryolar tekrar tekrar oynanır. Peronları hafif yukarıdan gören bir noktadaki sadece üç tane masası bulunan kahve dükkânına oturup, sütlü kahvemi alıp trenleri seyretmeye bayılırım. Düşündüm de ben orada otururken hava genelde hep soğuktur. Demek ki ben Münih’e hep kışın gidiyorum. Çok sıcak bir havada orada oturduğumu hiç hatırlamıyorum.
Bazen de kalkan trenlerin nereye gittiklerini düşünürüm. Bilhassa uzak şehirlere giden trenler daha çok dikkatimi çeker. Geçeceği şehirleri, içlerinde kimlerin olduğunu ve kime gittiklerini düşünürüm. Gerçi Almanya yaşamının hiçbir heyecanlı tarafı yoktur ama ben yine de düşünürüm. Böyle bir ortamda da insan kendini birilerini yolcu etmeye gelmiş filan gibi hissediyor.
Nasıl heyecan olsun? Adam alıyor sezonluk biletini; her sabah her akşam aynı vagonda aynı koltuğa oturup, gidip geliyor. Akşam dönüşlerinde, koltuklarına oturup kırmızı şaraplarını içerken kitap okuyarak seyahat etmeleri her zaman benim de canımı istetmiştir. "Adamların keyfe bak, bir de bizdeki kapıların zor kapandığı trenlere bak." diye de sık sık düşünürdüm.

Başta da belirttiğim gibi çok fazla kahve sevmem ama soğuk havada tren garında o kahve süper gider. Metrodan inip trenlere koşanları, son anda binenleri veya binemeyenleri görmek çok keyiflidir. İş dağılımı yoğun bir kalabalık vardır ama bir saat sonra ortalarda kimse kalmaz ve istasyon tenhalaşır. Herkes evine gitmiştir. Benim de zaten her gittiğimde o küçücük üç masalı kahveci dükkânında yer bulabilmemin en büyük nedeni, o saatlerde ortalarda benden başka boş adam olmamasıdır.

Aynen havaalanları gibi tren istasyonlarının da kendine özgü bir havası vardır. Orası başka bir dünyadır. Orada her bir duygu trenlerle gelir, trenlerle gider. Giden belki sevgilidir, belki de bir fırsattır. Yıllar önce Münih’ten, İstanbul’a da tren vardı ve akşamları kalkardı. Kaç günde ülkeye ulaşırdı bilmiyorum ama İstanbul Treni'nin kalkışı ayrı bir görüntüydü. Bir anda etraf çakma Haydarpaşa’ya dönerdi.
Trenler gitti, etraf tenhalaştı, Emin’in de kahvesi bitti. Saatler ilerledikçe de trenler seyrekleşir. Artık kalkıp otele geri dönme zamanıdır. Allahtan yün donumu giymişim yoksa bu soğukta oturulmaz o demir sandalyelerin üzerinde.

Bir gün bizim de Almanya’daki gibi trenlerimiz olması umuduyla hepinize güzel bir gün diliyorum.

Sağlıklı kalın, mutlu kalın...

2 yorum:

  1. Hahahaha, yün don iyi finaldi.

    YanıtlaSil
  2. Günaydın Dostlar,
    Yazılarımı Twitter'da AykutEvrankaya sayfasında, Facebook'ta Sabah Sabah Evrankaya sayfasında, LinkedIn'de Emin Evrankaya sayfasında takip edebilirsiniz.
    Sağlıklı kalın, mutlu kalın...

    YanıtlaSil