13 Haziran 2014 Cuma

Ben Babamın Kızıyım...


Ben babamın kızıyım. Aslında babam benim daha çok anneme benzediğimi düşünür. Gerek hassasiyetimden, gerek duygusallığımdan ötürü anneme benziyorum, doğru. Ancak babamdan aldığım tek şeyin ela rengi gözler olmadığını biliyorum. 


Benim babamla olan ilişkim her zamanki normal baba-kız ilişkisinden daha farklı. Aramızdaki sevgi de öyle... Öncelikle, çocukluğumun bir bölümü onunla ayrı bir şehirde ve ayrı bir aile ile geçti. Annem ile ayrıldıkları zaman Ankara yirmi birinci sokaktaki o kocaman evde, babaannem, dedem ve halam ile yaşamaya başladım. Peki, baban bu süre boyunca seni yalnız mı bıraktı?

ASLA! Dünya üzerinde kaç baba bunu kızı için yapabilir bilmiyorum ama benim Ankara’da kaldığım yıllarda babam hemen hemen her cuma günü iş çıkışı ya otobüs ya da araba ile Ankara’ya gelirdi. Benim çocukluğumda da ulaşım henüz bu kadar rahat olmadığı için sadece bir günü beraber geçirebilmek için o kadar yol gelir, her pazar da o kadar yolu geri giderdi. Bu yüzden, çocukluğumda her cuma günü benim için büyük bir mutluluk, her pazar günü ise benim için büyük bir hüzün demekti. Babam, her cuma, gece yarısına kadar onu koltukta uyuyarak bekleyen küçük bir kız bulur, her pazar ise ağlayan bir küçük kızı arkasında bırakarak gitmek zorunda kalırdı. O zamanlar, dönüş yolunda o da çok ağlarmış. Tabii, küçük Aylin’e bunu o zaman söylemesi mümkün değildi. Bu yüzden şimdi bundan haberim oluyor.

Bu mesafesi uzun ilişkinin üzerinden tam on üç yıl geçmesine rağmen, hala pazar günlerinden nefret ediyorum. Babam yanımda olsa bile, hala o gün içimde bir hüzün oluyor. Yedi yaşımda aynı evde yaşamaya başladık. Ve bu on iki yıllık süreçte, gördüm işte: Ben kesinlikle babasının kızıyım...

Babam, her durumda güçlü durabilen ve her sorunda soğukkanlı kalabilen bir insandır. Bu sene, Ankara’ya geri döndüğümde onun bu iki özelliğini kendime örnek almaya çalıştım. Ve en yakın arkadaşım başta olmak üzere, birçok insan bir kriz anındaki tutumumu gördükleri zaman: “Nasıl bu kadar sakin kalabiliyorsun?” gibi sorular sordular. Cevap çok basit, çünkü ben babamın kızıyım... 

Her ne kadar örnek alarak biraz da genetikten babama benzesem ya da benzemek istesem bile, onun gibi bir insan olamam. Çünkü sadece o, Aylin “Kendimi kötü hissediyorum” diye mesaj attığında “Hemen geliyorum” diye cevap atar. Aylin hastalandığında kırk kere odasına girerek “İyi misin, kuşum?” diye sorar. Aylin ya da Perin kendi yatak odasında televizyon izliyor diye, salondaki koltuğa uzanmayı tercih eder ve sadece o Aylin annesini kaybettiği zaman “Ağlama kuşum, 18 yıldır ikimizdik, gene ikimiziz” dedi.
Annemin dediği gibi, beni o dünyaya getirdi ancak bana babam bir hayat verdi. Bir gün bile, şikâyet etmeden, sırtını dönmeden ve her zaman en büyük desteği veren bir baba, beni şuan ki gördüğünüz duygusal, hassas, sürekli gülümseyen, sorumluluk sahibi, anlayışlı, iyi niyetli kız haline getirdi. Neden mi bu kişilik özelliklerini saydım? Çünkü ben bu özellikleri babamdan aldım.

Dediğim gibi ben babamın kızıyım...

2 yorum: