14 Haziran 2014 Cumartesi

Evrankaya Ailesinin Zeynep Ablası...

Aylin’in dünkü yazısı hepimizi çok duygulandırdı. Güzel yorumlarınız için hepinize bir kere daha çok teşekkür ediyorum. Dünkü güzel yorumlardan bir tanesi de, Aylin’in ablası kadar sevdiği, bizim dostumuz, arkadaşımız Zeynep Yıldız’dan geldi.

Ben de bu sabah, Zeynep ablayı yazmaya karar verdim. Yazabilir miyim diye de sormadım. Ne yapalım kızarsa da, bana kızar.
 
Zeynep, dün “Evrankaya ailesi benim için çok önemlidir” yazmış. Sen de bizim için öylesin Zeynep abla. Zeynep, aslında kardeşimin arkadaşı ve ilk olarak da o şekilde tanışmıştık. Hani, insanlar hep derler ya, “bizim ailenin bir ferdi gibi” diye, işte bu durumda o “gibi” kelimesi yok. Bizim ailenin bir ferdi ve daha ötesi yok.
Aylin’in büyümesinde ve okul yaşamında, ona ablalık, öğretmenlik, arkadaşlık, dostluk, sırdaşlık yapan Zeynep ablanın kimse yerini dolduramaz, hakkını da ödeyemez. İstanbul’da yaşarken arabası da olmadığı halde, yıllarca Bahçeşehir’den, Suadiye’ye Aylin’e derslerinde yardım etmek için gelen ablamızın ikinci bir örneği yoktur. Gerçekçi olalım, İstanbul trafiğinde, belediye otobüslerini kullanarak, yıllarca, haftada en az 3 gün, siz olsanız gelir miydiniz? Bir kerelik, iki kerelik bir şey değil, yüzlerce defa geldi gitti o yolu sevgili Zeynep ablamız.

Aylin’in bugünkü başarılı öğrencilik hayatı, zamanında ablasının, ona nasıl ders çalışılacağını öğrettiği temeller üzerine kurulmuştur. Uzmanlık alanı Matematik olmasına rağmen, şöyle bir baktı mı, her dersi hemen kavrayan ve de anlatabilen, öğretebilen bir yapısı vardır. Ver eline kel alaka bir kitap, şöyle bir okusun, anlasın, akşama sana anlatır. Aynen öyle, sizin de anladığınız gibi cin gibidir maşallah.

Böyle yazdım diye, dersten başka bir şeyden anlamayan tiplerden zannetmeyin sakın. Sokak zekası da çok gelişmiştir ve her ortama süper uyum sağlar. Rakı ortamıysa, rakı ortamı, çay ortamıysa, çay ortamı, hepsine iyi uyum sağlar ve maşallah güzelde içer. Ortalarda göbek atmayı da becerir, en ağır konferansta konuşmacıyı dinlemeyi de.
Enerji doludur ve hiçbir işe üşenmez. Zaten yıllarca Bahçeşehir’den buralara gelmesi bunu çok net bir şekilde gösteriyor ama bir seferinde (benim işim vardı götüremedim diye) Ankara’dan otobüsle gelip, Aylin’i alıp hemen karşıdaki otobüse binip geri gitmesi, kelimelerle ifade edilecek bir durum değildir. İndi, iki adım attı ve öbür otobüse bindi. İşte bu dostluktur, bu fedakarlıktır, bu arkadaşlıktır, bu sevgidir, ne derseniz deyin, bu Zeynep’tir.

Kötü gün dostudur sevgili Zeynep. Neye ihtiyacınız varsa, hemen o şekle giriverir. Hastanede refakatçi mi lazım, hasta bakıcı mı lazım, evde bekleyecek biri mi lazım, ihtiyacınız her neyse Zeynep oradadır.
Birçok insan tanırım, birçoğu da yardımsever, iyi niyetli insanlardır ama iyi niyet başka, iş halledebilmek başka bir konu. Sevgili Zeynep hem iyi niyetlidir, hem de beceriklidir. Her ortamda işini halleder.

Kader insana her zaman gülmüyor. Zeynep ablamızın da gülmediği günlerde çok oldu ama o her zaman dimdik ayaktadır ve acılarını içine atar ve yoluna devam eder. Sözlerimi bitirirken iki noktaya değinmek istiyorum. Birincisi, iyi ki bizim hayatımızdasın, ikicisi, çok iyi rakı içtiğini söylemiş miydim?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder