11 Haziran 2014 Çarşamba

Şimdi Tatil Zamanı...

Günaydın dostlar…

Uzun bir ders yılı sonunda bitti ve artık tatil zamanı. Gerçi, benim küçük kızımınki de dâhil olmak üzere bazı okullar henüz kapanmadı ama biz kafamızda bu cumadan işi bitirdik. Okullar beynimizde kapandı, sadece kapıların da kapanması kaldı.
 
Herkes karnesini aldı. Biz de inşallah gelecek cuma alacağız. Bakıyorum da, bu devirde bütün çocukların karne notları hepsi çok iyi. Bizim zamanımızda bir sürü zayıfı olan, hatta ikmale kalan öğrenciler olurdu. İyi bilirim, çünkü ben de onlardan biriydim. Artık sınıfta kalmak veya ikmale kalmak diye bir şey de kalmadı. Yırtınsan sınıfta kalamıyorsun.
Annelerin, babaların çocukların üzerindeki inanılmaz baskıları ve nefes aldırmaz tavırları, çocukların kötü not almasına müsaade etmiyor. İnanılmaz bir yarış içinde, çocuklar oradan, oraya koşturup duruyorlar. İşin komik tarafı, yarışan da veliler yoksa çocukların böyle bir arzusu yok. Çocuğun bir saniyesinin boş kaldığını hissederlerse, hemen kolundan tutup bir yerlere yazdırıyorlar.

Cebir, Geometri dışında hemen hemen hiçbir dersten karnesinde sekiz, dokuz, on gibi notlar görmemiş bir öğrenci olarak, karnedeki kötü notlarla, eve gitmenin nasıl bir his olduğunu çok iyi bilirim. Bir sene doğrudan geçsem, bir sonraki sene muhakkak resim, müzik vs. gibi dersler de dâhil olmak üzere bir şeylerden ikmale kalırdım. Bunun en önemli nedenlerinden biri de, bizim zamanımızda resim malzemeleriyle filan okula gitmenin hiç karizmatik bir iş olmamasıydı. Sadece sınıfın çalışkan kızları malzeme getirirdi.

Karnede matematikten başka iyi bir not görmeye alışık olmayan annem, babam da beklentilerini bu duruma göre ayarlamışlardı. Babam hiçbir zaman bize karne sormazdı. Soranlara da, “Çok harika olsa getirip gösterirlerdi zaten, getirmediklerine göre bir boka benzemiyordur” derdi. Kötü öğrenci olmamıza kim bilir ne kadar çok üzülüyordu.
Sevgili veliler, not yarışından dolayı, çocuklarınıza çıkışmayın. Vardır ya böyle, “Bizim oğlan doksan sekiz aldı, sizinki kaç aldı?” gibi sorularla, çocukların huzurunu bozmaya meraklı insanlar. İşin doğrusu, bu tip sorular çocuklardan ziyade, anneleri deli ediyorlar. Tam tatile girmişken, hemen çocukların tadını kaçıracak işler yapmayın. Bu sistemde alınan notların, daha sonraki tahsil hayatı ve daha sonrası için iyi bir gösterge olmadığını düşünüyorum.

İngilizce öğretmenimiz, Sehavet Hanım bana sözlüde sıfır atardı ve “Sana bir bile çok” derdi. Sık sık bana, “Senin, İngilizceye kabiliyetin yok”, “Sana bir vermek bile içimden gelmiyor” gibi laflar ederdi. Today, all I want to say is, “Sehavet Hanım, maybe it wasn’t me, it was you”.

Çocuklar dokuz ay okula gidiyorlar ve bu çok uzun bir süre. Neredeyse Survivor kadar uzun. Hepsi artık dinlenmeyi, gezmeyi, oyun oynamayı hak etti. Velileri buradan uyarıyorum; kimse, komşunun kızı yarım puan daha fazla aldı diye çocuğuna tatili zehir etmesin.

Perin, bir cuma sabahı, okul servisini beklerken, “Yarını iple çekiyorum” demişti. Ben de ona, “Yarın ne var kızım?” diye sorduğumda, cevabı “Hiçbir şey” olmuştu. Aynen öyle, bırakın çocuklar biraz “hiçbir şey” yapsınlar. Erken kalkmayacağız, yaz ödevlerine de başlamak istemiyoruz, kitap da okumayacağız, drama kursuna da yazdırmayın. Yaz okuluna da, çok istiyorsanız kendiniz gidin. Hele dershane işini hiç düşünmeyin, vallahi amcayı ararım.
Çocuklar, umarım unutmadan, söylediğiniz her şeyi yazmışımdır.

Sağlıklı kalın, mutlu kalın…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder