6 Haziran 2014 Cuma

Benim Adayım Senin Adayını Döver...

Büyük gün gittikçe yaklaşıyor. Bugüne kadar insanların çok da umurunda olmayan cumhurbaşkanlığı seçimi, bir anda herkesin gündemine oturuverdi. Konu değişsin ki, Soma’da, Zonguldak’ta, orada, burada kaderleriyle baş başa oturanlar unutulsun.

Tam olarak şöyle olacakmış. Bizim muhalefet partileri var ya, hani muhalefet yapmayı bile beceremedikleri için, köşe yazarlarını muhalefet yapmak zorunda bırakan partiler. Bu partiler, öyle bir aday belirleyeceklermiş ki, hem CHP tabanının, hem de MHP tabanının bütün oylarını aldığı gibi, BDP oylarını da alıp, AKP seçmeninin de oy vermek isteyeceği bir aday olacakmış. Vallahi yazarken, ne yazdığımı ben bile anlamadım. Bırakın işin icraatını yazması bile bir garip geldi.

Sizce var mı böyle bir aday? Bence yok. Çok merak ediyorum, bu tarife uyan kimi bulacaklarda aday diye karşımıza çıkaracaklar.
Atatürk gelse, bu yukarıda tarif edilen kucaklamayı yapamaz…

Sürekli olarak, işte AKP %43 aldı, karşısında da, %57 var, vurgusu yapılıyor. Biz her şeyi işimize geldiği şekilde eksik söylemeyi severiz. Evet, %57 var ama onun içinde 57 değişik grup var. Sanki hepsi aynı şekilde düşünüyor.

Anladığım kadarıyla 28 Haziran akşamına kadar adayların belirlenmesi gerekiyormuş. Bizim, oy vermeyi beceremeyen ana muhalefet partimiz, başvuru sürecini kaçırmazsa, o bile büyük bir başarı olur. Şurada kaldı 22 gün ama ben daha 22 cm yol aldıklarını düşünmüyorum.
Birbirinden çok farklı tabanı olan iki parti ortak bir aday belirleyecek. Vay anam vay. Ne olur biliyor musunuz? Böyle bir adaya hiç kimsenin sahip çıkmaması olasılığı yüksek olduğu için oylar başka yere kayabilir. Örnek olarak, MHP seçmeni, CHP’ye yakın bir adaya oy atmaktansa, oyunu AKP’ye verebilir.

Ben, artık bu ülkede askerlerin en ufak bir seçilme şanslarının olmadığını düşünüyorum. Ne kadar doğru insan olurlarsa olsunlar ama İlker Başbuğ gibi isimlerin, en ufak bir seçilme şansı yok.

Metin Feyzioğlu gibi isimlerde tribünlere oynayarak ve de her şeyi ben bilirim tutumlarıyla, şanslarını kaybettiler. Her zaman, her konuda ortaya çıkmak, iyi niyetle bile yapılmış olsa, bazen çok akıllı bir davranış olmayabiliyor.

Emine Ülker Tarhan ve Meral Akşener gibi isimler, değerli isimler ama diğer partinin tabanından oy alabilirler mi çok emin değilim. Kadının toplumda geri götürülmesi çabalarının zirve yaptığı bir ortamda, seçmen, kadın bir cumhurbaşkanı adayına oy vermeyebilir.
Mansur Yavaş, çok iyi, dürüst ve çalışkan bir insan ama hepimiz biliyoruz ki, bu devirde artık iyi, dürüst ve çalışkan olmak, çok da fazla prim yapmıyor. Yılmaz Büyükerşen’in durumu da hemen, hemen aynı.
Deniz Baykal, Kemal Derviş gibi isimleri de gerçekçilikle alakası olmayan isimler olarak görüyorum. Bırakın MHP, BDP tabanını, kendi tabanlarından bile oy alabilirler mi, emin değilim.

İlhan Kesici, geçmişiyle, tahsiliyle, tecrübesiyle, dürüst görünümüyle adaylar arasında en iyisi gibi duruyor ama onu da bilemedim şimdi.

Siz boş verin, çatı adayını, balkon adayını, teras adayını, muhalefet partileri, başvuru tarihini kaçırmadan herhangi bir aday belirleyebilirlerse ona bile fit olun…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder