22 Kasım 2014 Cumartesi

Mutlu Yıllar Sana

Günaydın Dostlar,

Evet, tam 27 sene önce bugün, Kadıköy Şifa Hastanesi'nin minik odalarında minik kuşum dünyaya geldi. Minik dediğime bakmayın, artık o yüksek lisansı bitirmiş kocaman bir abla. Biz her zaman beraberiz ama bir de babaannemiz var. Babaannesi doğduğu gün de yanındaydı, anaokuluna ilk başladığı gün de yanındaydı, ilkokula başladığı sabah da yanındaydı, bugün de yanında. Kaderleri ilk günden beri beraber çizilmişti.

Üniversite konusu gündeme geldiğinde, her zaman Bilkent psikoloji derdi ve oraya da girdi. İstediği yere girmiş oldu ve bir kere daha Bahçelievler’in şirin ama tıkış tıkış sokaklarında babaannesi ile buluştu.
 
Şu anda da muhtemelen uyuyordur. Nerede uyuyordur? Benim odamda uyuyordur. İşin garip tarafı, annemlerin evinde Emin’in odası diye bir oda hep var ama o odada da en az Emin kalmıştır.
Yeni eve taşınıp o mobilyalar alındıktan kısa bir süre sonra Amerika’ya gittiğim için Emin’in odasında en az ben kaldım. Tahmin ediyorum benim odamı en çok Ayşın ve Ebru kullanmıştır. Nurgül bile benden çok daha fazla kalmıştır. Tabii bu arada Evrankaya ailesinin Zeynep ablasını da unutmamak lazım. Kesin onun da epeyce kalmışlığı vardır.

Hayat tekerrürden ibarettir demişler ve doğru da demişler. Minik kuşum da 12 senelik bir İstanbul macerasının ardından yine gitti Ankara’da babaannesi ve halası ile buluştu. Ömrümüzün Ankara yollarında geçtiği günlerden bu günlere çok yol aldık. Eskiden ben giderdim, şimdi artık Aylin geliyor.

Aslında bu akşam hep beraber bir kutlama yapmak istiyorduk ama bu ortamda o şekilde bir ayarlama yapmak mümkün olmadı. İnşallah en kısa zamanda daha güzel günlerde ikinci bir kutlama yaparız.
Minik kuşum ne yaptığını bilen, hedefleri net olan, önceliklerini iyi ayarlayabilen, çalışmaktan korkmayan ve de küçüklüğünden beri her türlü işini kendi halledebilen tam bir abladır. "Maşallah." deyip tahtaya vurun, nazar değmesin. Hatta babaanneye söyleyeyim de bir nazarlık taksın.

27 sene içinde çok şeyler yaşadık be kuşum. Güzel şeyler de yaşadık, büyük üzüntüler de yaşadık. Bunların hepsi hayatın içinden gelen senaryolar. Karşımıza çıkan her senaryoyu elimizden geldiği kadar iyi oynamaya çalıştık.
Hayat değişiyor, şartlar değişiyor, öncelikler değişiyor. 24 sene önce seni Ankara’ya bırakıp dönerken yaşadığım büyük üzüntülerin yerini, bugün Bilkent ve TED Üniversitesi için bıraktığım mutlu günler aldı. Hep beraber biraz daha büyüdük. Artık ikimiz de bebek gibi ağlamıyoruz.

Benim kızım olduğunu zaten görenler hemen anlıyorlar ama biz ondan da öte arkadaşız, dostuz, sırdaşız. Beraber cafe latte’mizi de içeriz, biramızı da, sütümüzü de. Süt dediğime bakmayın, aslan sütünden söz ediyorum. Beraber barlarda da eğlenebiliriz, okula da gidebiliriz, Fener’in maçlarına da. İstersek Skype’da konuşuruz, istersek WhatsApp yazarız. Ankara’da da azabiliriz, İstanbul’da da veya her hangi bir yerde de. İzmir'deki şarap sohbetlerimiz de efsanedir.

İyi ki, doğmuşsun, iyi ki varsın da bütün bunları yapabiliyoruz. İyi ki benim minik kızımsın.

Seni çok seviyorum, doğum günün kutlu olsun Perin’in minik ablası.

Sağlıklı kalın, mutlu kalın

3 yorum:

  1. Aylin ı uzaktan da olsa sevgi ile izliyorum. Çok akıllı, düşüncelı, bu güzel kız için seni ve Şule Ablayı kutluyorum. Tabii en çok da kendisini.

    YanıtlaSil
  2. Günaydın Dostlar,
    Yazılarımı Twitter'da AykutEvrankaya sayfasında, Facebook'ta Sabah Sabah Evrankaya sayfasında, LinkedIn'de Emin Evrankaya sayfasında takip edebilirsiniz.
    Sağlıklı kalın, mutlu kalın...

    YanıtlaSil