26 Mayıs 2014 Pazartesi

Yetki de Sorumluluk da Sende...

Soma’da yaşanan korkunç facianın üzerinden neredeyse iki hafta geçti. Kaybettiğimiz madenci kardeşlerimizin mekanları cennet olsun. Yılların ihmalleri ve sonuçtan başka hiçbir şeyi umursamayan çalışma şekli, madenci kardeşlerimizin bir daha güneş görememesine neden oldu.

Kardeşlerimizi kaybettik ama olayın bir de adli boyutu var. Sis biraz dağılınca gözaltılar ve tutuklamalar başladı. Kimler tutuklandı? Madende her gün işçilerle aynı risk altında çalışan üretim mühendisleri, üretim müdürü ve genel müdür. Firmanın sahibine veya işletmenin sahibine bir şey diyen oldu mu? Olmadı.
 
Tutuklanan en üst düzey insanlar genel müdür ve işletmenin CEO’su. CEO’da, genel müdürün, imzamı taklit etmiş filan gibi beyanlarından dolayı tutuklandı yoksa ilk aşamada serbest bırakılmıştı. Genel müdürün ve eşinin bir takım çevrelerle yakın olduğundan filan bahsediliyor ama o başka bir sabahın konusu.
Görevim gereği, yıllarca birçok firma ile görüşmeler, toplantılar, pazarlıklar yaptım ve de çok iyi biliyorum ki, bizim ülkemizde patron şirketlerinde, genel müdürlerin bile bir gram yetkisi yok. Konuşursunuz, anlaşırsınız sıra el sıkışmaya gelir ve muhakkak ve muhakkak, “biz patrona bir soralım da size bir geri dönelim” derler. %99 en büyük patron şirketlerinde bile bu durum böyledir.

Hiçbir şeye yetkisi olmayan bu yöneticiler, işler kötü gittiğinde, bir bakarsınız şirketteki en yetkili insan oluvermişler. Her şeyden onlar sorumlular. Soma kazasından sonra yapılan ilk basın toplantısında firma sahibi ne dedi? “İşte Genel Müdürüm, işte İşletme Müdürüm her türlü yetkide, sorumlulukta bunlarda, ben 3 senedir madene bile inmedim” dedi. Yılların ihmalleri, hataları, eksiklikleri, sömürüleri bir anda bu insanların omuzlarına yüklendi.

Her zaman söylediğim bir söz vardır, “sabahtan akşama bir anda şirketteki en yetkili kişi olabilirsiniz” derim ve bu sözümde her zaman doğru çıkar. Bir bakarsınız, gündemdeki konu ile ilgili olarak, meğerse kimsenin haberi olmadan bütün kararları siz vermişsiniz. Herkes bir anda müthiş bir hafıza kaybı yaşar.

Neden şirketin veya işletmenin sahibi görüşmeye bile çağrılmazken bu yöneticiler tutuklanıyor? Çünkü, her ne kadar gerçek hayatta hiçbir yetkileri olmasa da, kanun önünde ve kağıt üzerinde bu arkadaşlar yetkili görünüyorlar. Savcılar da bakıyorlar, kim bu işin yetkilisi diye ve bu kişileri gözaltına alıyorlar.

Genel müdür şirketteki en yetkili işveren temsilcisidir ve genelde yönetim kurulunda da oturur, o yüzden onu ayrı bir yere koyalım ama yılların ihmallerini bir gram yetkisi olmayan üretim mühendislerinin üzerine yıkıp, bu çocukları tutuklamak bana hiç adil gelmiyor. Nitekim bu mühendislerden de, o vardiyada olanların hepsi öldü.
Buradan bütün arkadaşlarıma ve bilhassa da yöneticilik yapan arkadaşlarıma sesleniyorum. Bu yazımı bir sabah yazısı değil, bir uyarı yazısı olarak okuyun. Attığınız her imza, verdiğiniz her karar, yarın size gözaltı kararı olarak geri dönebilir. Günlük iş koşuşturması içinde, iyi niyetle, işler yürüsün diye hepimiz yüzlerce imza atıyoruz ama işler kötü gidip te tavan üzerinize çöktüğü gün bir anda şirketin en yetkili insanı oluverirsiniz.

Ben hiçbir şeye imza atmam diye işleri durdurmak da olmaz ama imza atarken neye imza attığınızdan ve de günün birinde sorgulanırsa ne cevap vereceğinizden emin olun. Yapılan işlerin şeffaf ve izlenebilir olması her zaman herkes açısından bir güvencedir.
Kimse çekinmesin, korkmasın, kritik konularda işlerin yazılı olarak yapılması herkesin menfaatinedir. Patron söyledi diye bir işi yaparsınız ama iki gün sonra patron hiçbir şey hatırlamaz. Bu yazılı onayları da muhakkak bir yerlerde saklayın…

Unutmayın söz unutulur (hem de ne biçim unutulur) yazı kalır…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder