5 Mayıs 2014 Pazartesi

Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu...

Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu, bizim her gün duyduğumuz adı ile DİSK. Birçok sendikanın üyeliği ile kurulmuş olan bu grup, sokaktaki adam gözüyle, mevcut gruplar arasında en militan olanı ve de amca, her sene "Taksim’e çıkartmam kardeşim" dediğinde, ille de çıkacağız diyenlerin başında geliyor.

Acısıyla, tatlısıyla, bir, 1 Mayıs daha geride kaldı. Pardon, sehven yazdım, acısıyla, acısıyla demek istemiştim. Senaryo bu senede değişmedi “çıkartmam” diyenler ve “ başta DİSK olmak üzere, biz çıkarız” diyenler son yıllarda olduğu gibi bu yılda 1 Mayıs sabahı karşı karşıya geldiler.
 
Bu sene, 1 Mayıs sabahında, DİSK hiç olmadığı kadar yalnız kaldı. Başını Türk İş’in çektiği bir grup, kutlamaları Kadıköy’de yapmaya karar verince ve de DİSK üyelerinden de katılım az olunca Taksim ısrarı pek bir destek bulamadı. İşin ilginç tarafı, 2 Mayıs sabahı hem amca, hem de DİSK, biz kazandık diye beyanlar verdiler. Konuşmak serbest herkes istediğini söyleyebilir ama DİSK’in bir şey kazanmadığı kesin.
Üyeler, artık kazanılma ihtimali olmayan, kazanılsa da, ne kazandıracağı belli olmayan, bir savaş için dayak yemekten, gaz içinde boğulmaktan bıktılar. İnsanları otobüslere doldur, buralara getir, sonrada hiçbir şey elde edemeden, maddi ve manevi zarar görüp, geldikleri yerlere geri gitsinler. Bu durum daha kaç yıl sürdürülebilir. Ben, 1 Mayıs 2014 tarihinin Taksim savaşları için bir kırılma noktası olduğunu ve bir daha bu şekilde bir Taksim senaryosu yaşamayacağımızı düşünüyorum.

Avrupa’nın birçok ülkesinde bile bulunmayan büyüklükteki bir polis ordusu bölgeyi ablukaya almış ve 8 ayrı set yaratmışlar. Şehir gerçekten de, her zaman konuşulduğu gibi demir ağlarla örülmüş ve sen ille de bunları aşıp Taksim’e çıkacağım diyorsun.

İşin garip tarafı, diyelim ki bütün bunları bir şekilde geçip meydana çıktın ve bu uğurda yaralananlar, hatta ve hatta ölenler oldu. Ne kazandın? Ben cevap vereyim ne kazandığını, kocaman bir sıfır. Kimse, 1977 yılı edebiyatı yapmasın. 1977’de yaşananlar korkunçtu, Allah kimseye bir daha öyle günler göstermesin ama rahmetlileri anmanın tek yolu Taksim değil. DİSK başkanı diyor ki, “suçlular bulunana kadar biz her 1 Mayısta, Taksim ısrarımızı sürdüreceğiz”. Suçluların bulunması için çok çeşitli platformlarda çalışmalar, takipler, ısrarlar devam edebilir ama işçileri binlerce polisin önüne atarak, gaz altında boğulmalarına, dayak yemelerine neden olmanın, çok da etkili bir yol olmadığı görüşündeyim.

Bu gibi gösteri yürüyüşlerinin ve mitinglerin marjinal gruplar için de çok elverişli ortamlar yarattığını artık hepimiz çok iyi biliyoruz. Polisin de müdahalesiyle, bu gruplar etrafa ve insanlara zarar vermeye başladığı anda da konu bambaşka bir yere gidiyor. Haklı davalarını anlatabilmek için orada toplanan gruplar, bir anda kamu malına zarar veren, vatan hainleri konumuna düşüyorlar. İnsanoğlu akıllı olacak ve bir anda haklıyken haksız duruma düşmeyecek.

Bundan sonraki yıllarda da, ben DİSK yönetiminin bu Taksim ısrarının, onlara ne kazandırıp, ne kaybettirdiğini daha iyi tartacağını ve ona göre hareket edeceğini düşünüyorum. Ben, sendika uzmanı değilim ama sendika iradesinin gergin ortamlardan, yaralanan, gözaltına alınan, yerlerde sürüklenen insan görüntülerinden beslendiği gibi bir savı savunanların sayısı da hiç az değil. Biz nasıl olsa derdimizi anlatamıyoruz, hiç olmazsa mağduru oynayalım, insanların gözünde bu şekilde prim yapmaya çalışalım, taktiği bence yürümüyor.

Bizim insanımızın gözünde, mağduriyet parametresi, tek başına iş yapmaz. Halkın önemseyeceği, tamamlayıcı parametrelerle bu mağduriyet oyununun, destekleniyor olması şarttır.

İnsanlar, inandıkları şeyler için sonuna kadar mücadelelerini vermeli, bunun için kimsenin söyleyecek bir sözü olamaz ama ne için mücadele verdiğini de iyi anlamalı. Kavgaya giriyorsanız, başkasının kavgasında figüran olmayın, en azından ne için ve kimin için kavga ettiğinizden emin olun…

1 yorum:

  1. Günaydın Dostlar,
    Yazılarımı Twitter'da AykutEvrankaya sayfasında, Facebook'ta Sabah Sabah Evrankaya sayfasında, LinkedIn'de Emin Evrankaya sayfasında takip edebilirsiniz.
    Sağlıklı kalın, mutlu kalın...

    YanıtlaSil