15 Mayıs 2014 Perşembe

Sen Öldün Ben Gitmedim...

Büyük felaketlerin ardından, “halk ne der korkusu” yüzünden, liderlerimiz çıkıp birer, birer seyahatlerini iptal ettiklerini duyururlar. Dünde farklı bir senaryo yoktu, İstanbul’dan, İngiltere’ye kadar bütün seyahatlerin iptal edildiği çok net bir şekilde herkese duyuruldu.

Seyahatleri iptal edenler, sonra ne yaparlar? Hepsi kalkar afet bölgesine ziyarete gider. Bu bir taziye ve bilgi alma ziyaretidir ama yine “gitmezsek insanlar ne düşünür” korkusunun da, ziyaret planlamasında hatırı sayılır bir ağırlığı vardır.
 
Tamam, ilgili bakanlar, genel müdürler, müsteşarlar, sendika başkanları vs. gitsin ama neden bütün Ankara kalkar da afet bölgesine gider ben bunu hiçbir zaman anlamamışımdır. Hatta başbakanda gitsin ama her türlü siyasi parti delegesinin ve milletvekilinin orada ne işi var? Üstelik oraya her giden, oradaki varlığıyla işlerin yapılmasına da engel oluyor. Güvenlik önlemleri ve gelenlere açıklama yapmak ile uğraşırken, asıl yapmaları gereken işleri ile uğraşamıyorlar.

İnsanları rahat bırakın. “Öbür partinin başkanı gitti, ben gitmezsem olmaz şimdi” gibi alaturka uygulamalardan artık vazgeçelim. Panik anında, insanlar bir de sizle uğraşmasın. Kurtarma çalışmaları bitince istediğiniz her türlü ziyareti yaparsınız. Felaketlerden, politik açıdan nemalanma dönemi de, artık sona ermeli. İnanın, bu tip çabalar halkın gözünde prim yapmıyor.
Ben şu dakikada Türkiye’deki bütün madenlerde güvenlik açısından çok ciddi eksiklikler olduğuna eminim. Her türlü eksiğini gidermeden, hiçbir maden çalışmayacak, diyebiliyor musunuz? Diyemiyorsanız, yaşanan ölümlerden sonra da, gereksiz ziyaretlere gitmeyin. Hep madenlerden konuşuyoruz ama diğer işletmelerde de durum çok farklı değil. Birçoğunun sağlık ve güvenlik alanında çok ciddi eksiklikleri var.

Madenlerde, bu işleri devlet adına denetlemesi gereken, daimi deneticilerin, maaşlarını bu madenlerden alması da nasıl bir uygulamadır, benim aklım yatmadı açıkçası. Denetleme işinin maliyeti bu firmalardan bir şekilde tahsil edilmek isteniyorsa, bunun için başka bir formül bulunmalıdır. Maaş ödeme formülü, her türlü suiistimale açık bir konudur.
 
Ben, bu gibi konularda denetleme işinin tamamen bağımsız ve uluslararası kabul görmüş şirketler tarafından yapılmasından yanayım. Almanya’da, Amerika’da, Japonya’da bu işi kimler yapıyorsa, gelsin burada da onlar yapsın. Ben, böyle deyince de, karşı görüşlüler hemen “Türkiye’de bir tane açık maden kalmaz o zaman” diyorlar. Hatta ve hatta, bu tip bir kuruluşun yapacağı bir denetlemenin sonucunda ortaya çıkacak “düzeltilecek faaliyetler” listesinin içerisinde bulunacak bazı işlerin, bizim şu andaki mevut madenlerimiz de yapılmasının mümkün olmadığını söyleyenlerde var.
Bu ne demek? Demek istiyorlar ki, madenler yıllardır almış başını gitmiş, boyları olmuş kilometrelerce, şimdi biri gelip de, “bütün bu 13 kilometrelik kısımda sağlamlaştırma çalışması yapmanız lazım” derse, hiçbir maden işletmesi bu maddi külfetin altından kalkamaz. Bu tip çalışmaların bir harcama gerektireceği kesin ama öbür alternatif de, insanların ölmesi.

Madenci kardeşime, “bu tip bir para harcayamayız, ölmek zaten bu işin doğasında var” mı diyeceğiz?

Son sözüm de sendikalara. Her 1 Mayıs’ta, Taksim’e çıkmak için kendilerini yırtan sendikalardan, iş güvenliği konusunda, Taksim çabalarının onda birini bile göremiyoruz. Madenlerde ki tehlikeli çalışma şartları konusunda ben sendikalardan en ufak bir eylem gördüğümü hatırlamıyorum. Madendeki kardeşlerimizin canının, Taksim’e çıkmak kadar değeri yok mu?
Sağlık ve güvenlik, bir anlayış, bir kalkınmışlık, bir çalışanına değer verme meselesidir. Bizim gibi kaderci toplumların, üzerinde para harcamayı gereksiz gördüğü konuların başında gelir. İnanın Amerikalıda, Almanda, bizimkiler gibi parayı çok seviyor ama yaşamayı da seviyorlar.


Sen her türlü tedbirini al, bildiğin, bilmediğin her türlü güvenlik sistemini kur, bu konuda bir gram taviz verme ondan sonra işini Allaha bırak. Sana bunları düşün ve uygula diye akıl verilmiş, yoksa sende sincaplar gibi içgüdüsel bir şekilde yaşamını sürdürebilirdin.

Ekmek parası için, ülkenin her yerinden Soma’ya gelen madenci kardeşim, Allah rahmet eylesin, mekanın cennet olsun…

Kimse unutmasın ki, Soma’da ölen de öldü, ölmeyen de öldü…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder