19 Mayıs 2014 Pazartesi

Dertlerimle Baş Başayım

Günaydın Dostlar,

Madenin yanındaki tepede kamp kurmuş yüzlerce televizyon kamerası yok artık. Meşhur televizyoncular, gazeteciler de gitti. Kurtarma ekipleri evlerine döndüler, çay sohbetlerinde komşularına yaşananları anlatıyorlar. Kızılay çadırı bile yok artık.


Bir tek sen kaldın kardeşim; üzüntülerinle, dertlerinle, sorunlarınla baş başa.

Babasının seyahate gitmediğini daha kaç gün saklayabilirsin ki?

Çok yakında, kazadan sağ kurtulmuş madencileri televizyon programlarına çıkarma yarışı da bitecek; onlar da gidecek ve sen boş sokaklara boş gözlerle bakıp kalacaksın.
Evde oturmak istemiyorsun, dışarılara çıkıp bir şeyler bağırmak istiyorsun. Aslında, dışarı çıkmak da istemiyorsun. O zaman da kaybettiğin ağabeyinin anılarından uzaklaşıyormuşsun gibi geliyor. Dışarılar derdine çare olmuyor, belki de en iyisi evden hiç çıkmamak. Anlıyorum seni, duvarlar üzerine geliyor ve dışarı çıkmak istiyorsun.

Üzgünsün, boşluktasın, öfkelisin ama ne yapmak istediğinden de emin değilsin. Herkes kendi düşünceleri doğrultusunda bir şeyler söylüyor.  Seni bir yerlere çekmeye çalışıyor. Bir anda hepimiz bu maden işini senden daha iyi bilir olduk. Zannedersin ki ölüm tünellerinde yıllardır kader birliği yaptık. Kızıyorsun, şamata bitince yine çarşafın temiz kalmasının senin sağlığının önüne geçeceğini biliyorsun. Sen de yine eskisi gibi yüzü gözü, geleceği, umutları kapkara tozla kaplanmış; bizim hiç bilmediğimiz ve anlamadığımız bir dünyada çalışan; her an ölümle burun buruna olan hayatına geri döneceğinden adın kadar eminsin.

Beş altı hafta sonra, işin sorumluluğunu birkaç teknikerin, mühendisin sırtına yükleyip “Her türlü emniyet tedbirini aldık, madeni tekrar işletmeye açıyoruz.” dediklerinde ne yapacaksın? Ben vereyim cevabı senin yerine. Her türlü emniyet tedbirinin alınmadığını bile bile yine gidip gireceksin o ocağa. Gitmeme şansın yok ki başka bir yerde para kazanma şansın olmadığını sen de biliyorsun.

Biz mi ne yapacağız? Korkarım çok fazla bir şey yapamayacağız. Bir kaçımız "Bu maden daha hazır değil, hiçbir iyileştirme çalışması yapılmadı." diye bağıracağız, konuyu gündemde tutabilmek için elimizden geleni yapacağız ama zaten dinleyen de olmayacak. Hiç sesini çıkarmayanlar mı? Bir değişiklik yok. Onlar yine sesini çıkarmayacak. “Nasıl bu insanları bile bile böyle tehlikeli bir ocağa sokarsınız?” demeyecekler.

Bartın'da, Soma’da, Zonguldak’ta, orada, burada yerin altında çalışmayanların anlamasının mümkün olmadığı; sabahları evden helalleşerek ayrılarak işe gitme düzeni sürüp gidecek.

Bir tek sen kaldın kardeşim; üzüntülerinle, dertlerinle, sıkıntılarınla baş başa.

Sağlıklı kalın, mutlu kalın...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder