21 Mayıs 2014 Çarşamba

Bu Seferki Bambaşka...

Bu milletin, görmediği, yaşamadığı üzüntü, sıkıntı, felaket kalmadı ama bu seferki gerçekten bambaşka…

Daha dün, on binlerce vatandaşımızı kaybettiğimiz depremler yaşadık. Trafik kazalarına ve iş kazalarına her yıl bir kasaba dolusu insanımızı kaybediyoruz. Hal böyleyken, Soma’da yaşanan faciayı neden bir türlü kabullenemiyoruz. Evler sağlam yapılmadığı için, on binlerce kardeşimizi kaybeden bizler, onu bile “kader” diyerek kabullenebilmişsek, bu faciayı neden kabullenemiyoruz?
 
Öyle bir ruh hali içindeyiz ki, şu anda her şey bize batıyor. İyi niyetle, yüzlerini kömürle boyayıp veya kafalarına madenci bareti giyip televizyona çıkan insanlar beni sinir ediyor. Rahmetli kardeşlerimizi anmak için, son derece iyi niyetle yaptıklarını biliyorum ama yine de, görünce bana samimiyetsiz reklam kokan bir davranış gibi geliyor.
Evet, evleri daha sağlam yapabilirdik ama yine de, depremin bile bizim kontrolümüzün dışında olan bir parametresi olduğuna inanmak bizi rahatlatırken, Soma madeninde ve diğer madenlerde kontrolümüzün dışında bir şeyler olduğuna, ne inanmak istiyoruz, ne de inandırılmak. Hepimiz, yeterli önlemler alınsaydı, bu facia olmazdı konusunda mutabıkız.

Daha öncede belirttiğim gibi, bu gibi yerlere ziyarete giden insanların, ayakaltında dolaşıp çalışmaları zorlaştırdıklarına inanıyorum ve gitmemeleri gerektiğini düşünüp onlara kızıyorum. Buralara gitmeyip, insanlarına acılarına destek olmaya çalışmayan insanlara da kızıyorum.

Politikacıların, bu işi siyasetin üstünde tutulması gereken bir iş olarak görmeyip, yaşananlardan kendilerine menfaat sağlayacak malzemeler çıkarmaya çalışmalarına da kızıyorum. Onca can kaybından sonra, birilerinin aman benim partim bu olaydan zarar görmesin veya bu olayı partimiz açısından lehimize çevirmeye çalışalım çabalarını, oradaki 970 gözü yaşlı çocuğa, anneye, babaya, kardeşe ihanet olarak görüyorum.

“Kaza olduktan sonra çalışmalarımızla harikalar yarattık” gibi sözlere de kızıyorum. Marifet her sabah o madene girenleri, akşam olduğunda oradan sağ çıkartmakta. Marifet her sabah o madene gidenlerin, helalleşmeden evden çıkabilmesini sağlamakta.

Kazazedeleri bir, bir televizyona çıkaranlara da kızıyorum, onlarla ilgilenmeyen televizyon kanallarına da. Bir yandan bırakın adamlar acılarını yaşasınlar diyorum, bir yandan da, evet, doğru yapıyorsunuz, konunun aydınlanması, gündemde kalması ve herkesin gerçekleri duyması gerekiyor diyorum.
Yüzlerce, binlerce eksikleri olduğunu tahmin ettiğim kömür madenlerinin ve diğer madenlerin, halen çalışıyor olmasına da kızıyorum. Kaza olan maden “iyi” olanlarından bir tanesiyse, diğerlerinde çalışanları Allah korusun. Ne iyileştirme yapıldı da, bu madenler tekrar çalışmaya başladı?
TIR’ların önüne, “Soma yardım aracı” diye afiş hazırlatıp asanlara da kızıyorum. Bu nasıl görgüsüz bir şark zihniyetidir. Afiş asmazsan gitmiyor mu TIR’lar, yoksa sen reklam derdinde misin? Birilerine bir yardım yapacaksanız veya acısını paylaşacaksanız, sessizce yapın kardeşim.

Bu kazayı, ömrümüzün sonuna kadar hiç birimizin unutması mümkün değil. Boşu boşuna bunların yaşandığı konusunda da, içimiz hiçbir zaman rahat etmeyecek. Görmediği acı kalmamış bir millet için bile,

bu seferki bambaşka…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder