20 Mart 2014 Perşembe

Kötülük Kötülük Kötülük

Günaydın Dostlar,

“Kötülük” bizim buraların vazgeçilmez bir gerçeğidir.  Hatta toplumumuzda kötülüklerin ve kötülerin garip bir cazibesi de vardır. Kötüler her zaman revaçtadır, iyiler de her şeyi içlerine atıp erken öldükleriyle kalırlar.


Ne yazık ki etrafımızda iyilikten çok kötülük, zorluk, sıkıntı vardır. Kötüler veya kötü düşünenler çoğunluktadır. İnsanlar rahat durmazlar, metrekareye düşen kafası kötülüğe çalışan insan sayısı oldukça fazladır. Bu kötülük zaman zaman şeytanlığa veya cinliğe de dönüşebilir.

Sevgili Ferdi Tayfur’un hiç unutmadığım bir lafı vardır “Aslında ben komedyen olmak istiyordum ama bu kadar sıkıntının içinden ancak arabeskçi çıkar.” demişti. Ferdi amcanın çok fazla gülme ortamı olmamış. Baba öldürülmüş, aile fakir, imkânlar zor, şartlar kötü, tabii bu durumda da “Umudum kalmadı fani dünyada.” gibi sözler çıkar. Adamın “Hayat Bayram Olsa” yazacak hali yok.




Biz her gün daha çok kötü şeyler mi duyarız, iyi şeyler mi? Bence mukayese bile kabul etmez. Etrafımızdaki haberlerin, yaşananların, gördüklerimizin, duyduklarımızın çoğu kötü şeylerdir. Genelde çok az iyi şey duyarız. Duyunca da mutlu olur, şaşırırız. Ayrıca iyiliğin karşılığı ille de kötülük değildir, ortada bir de bir sıfır çizgisi vardır. Anladık iyilik yapmak istemiyorsun ama kötülük yapman da şart değil.

Günümüzde artık öyle bir noktaya geldik ki kimse kimseden bir iyilik beklemiyor. Biri tutup da iyi bir şey yapsa hemen altında bir şeyler arıyoruz. Kafamız hemen, “Durup dururken neden şimdi bu bana iyilik yaptı, dur bakalım bunun altından ne çıkacak?” diye sorgulamaya başlıyor.


Bazen merak ederim, örneğin İsviçre’de yaşayan bir insan da bu kadar kötülük görüyor, duyuyor mudur diye. Yoksa bu bizim kaderimiz midir? Avrupalının aklının ucundan bile geçmeyen konular neden bizler için yüzyıllardır bitmeyen tartışma konularıdır? İnsanlar diyorlar ki “Bizim yapımız böyle; biz Avrupalı, Amerikalı gibi olamayız.” Ne enteresan yapımız varmış ulan, hiçbir yere tam uyamıyoruz.

Örnekler genelde hep kötüye göre verilir. Bir firma size ürününü satmaya geldiğinde kendi ürününün iyiliklerini anlatmak yerine, genelde rakibinin ürününün kötülüklerini anlatır. Bu kötülemeler aslında ürünler hakkında bilgi sahibi olmak için iyi bir yöntemdir ama kim bilir belki ikisinin ürünü de kötüdür. Ülkemizde, başka birinin ürününü kötülemeden satış yapmaya çalışan firma sayısı iki elin parmaklarını geçmez.

Reklamlarda kimse çıkıp da “Benim ürünüm çamaşırı bembeyaz yapar.” demez, muhakkak rakibin beyazlatmayan “kötü” ürününe bir referans vardır.

Siyasette de durum ortada. Yıllardır parti başkanlarının mitinglerini görüyoruz, konuşmalarını dinliyoruz. Neler yapmak istediklerinden, projelerinden kısaca söz etmekle beraber, genelde konuşmalarının %90’ı karşı tarafı kötülemekle geçiyor. Neden? Çünkü biz böyleyiz. Karşı tarafın ne kadar kötü olduğunu duymayı severiz. “Ben size teleferik taşımacılığı yapacağım.” lafı, karşı tarafın ne kadar kötü olduğunu duymak kadar etkili değildir.


Filmlerimizde de televizyondaki dizilerde de muhakkak birkaç tane kötü insan vardır ve bir sürü kötü şey olur. Her şeyi çok iyi giden, mutlu, mesut, sorunsuz bir aile gösterseler kimse seyretmez vallahi. En azından iki üç haftada bir kötü bir şeyler olmalı. Biri hapse düşmeli, biri komaya girmeli ki biz de haftalarca onların hapisten çıkmalarını veya iyileşmelerini bekleyelim. Bazen de senaristler bakarlar ki her şey çok güzel gidiyor, hastalıkla filan uğraşmazlar doğrudan birkaç kişiyi öldürüverirler.

Böyle gelmiş, böyle de gidecek mi? Muhtemelen evet.

Tek şansımız kötülük düşünmeyen, kafası iyiliğe, doğruluğa, dürüstlüğe çalışan, akıllı, tahsilli, ahlaklı, hoşgörülü çocuklar yetiştirmek. Burada en büyük görev de biz anne, babalara düşmektedir.

Unutmayın; yetiştirebileceğimiz bir tane ahlaklı, düzgün, sevgi dolu çocuk, bu oranı değiştirecektir. Kafamızı kötülüklere göre programlanmış fabrika ayarlarından değiştirip iyi bir şeylerin de olabileceğine göre programlamamız şart.

Bu ülke de bir gün sabah yataktan neşeli kalkan, iyi niyetli, aklına en ufak bir kötülük veya kötüleme gelmeyen mutlu insanların ülkesi olacak.

Kim ne derse desin, ben buna çok inanmak istiyorum.

Sağlıklı kalın, mutlu kalın…

1 yorum:

  1. Günaydın Dostlar,
    Yazılarımı Twitter'da AykutEvrankaya sayfasında, Facebook'ta Sabah Sabah Evrankaya sayfasında, LinkedIn'de Emin Evrankaya sayfasında takip edebilirsiniz.
    Sağlıklı kalın, mutlu kalın...

    YanıtlaSil