25 Nisan 2014 Cuma

Rukiye...

Günaydın dostlar...

Rukiye, 23 yıl önce güzel bir bahar sabahında açmış gözlerini dünyaya. Daha doğrusu hiç açamamış. Rukiye doğduğu günden beri hiç görmemiş. "Gözümün bir tanesinden çok hafif bir ışık görebiliyorum, buna da şükür" diyor.

Görmenin nasıl bir şey olduğunu hiç bilmiyor. Evet, hiç bilmiyor. "Hiç bilmediğim için de eksikliğini hissetmiyorum" diyor sevgili Rukiye.

Rukiye der ki “Görmek önemli değil, kalp gözüyle bakabilmek önemli”...
Kolay geçmemiş çocukluğu minik Rukiye’nin... Hazırlanmış küçük Rukiye, ailece düğüne gidecekler. “Sen körsün, düğünde ne işin var?" demiş ailesi. Okumak istiyor, kendini geliştirmek istiyor bu sevimli küçük kız. “Sen körsün, okuyup da ne halt edeceksin?” diyorlar. Küçük Rukiye çok üzülüyor ama içinden de hiç bir zaman diğer insanlardan bir eksik yanı olduğunu kabul etmiyor. "Muhakkak kendimi geliştireceğim, muhakkak hayallerime ulaşacağım" diye kendi kendine söz veriyor.

Bir şekilde okula yazılıp kendini geliştiriyor ve daha sonra da bakıyor ki bu aile ile bir yere varamayacak, yaşı büyüdüğünde başlıyor tek başına yaşamaya. Bir yandan kendini geliştiriyor, bir yandan da kendi başına yaşayabileceği düzeni kuruyor. Her gün, her insandan, her ortamdan, her şeyden bir şeyler öğrenmeye çalışıyor. Tek başına bütün işlerini hallediyor. Sabah çay demlemekten tutun da, çamaşır yıkamaya, ütü yapmaya, yemek yapmaya vs vs ... kadar her işini yapabiliyor. Cam bardağa ilk önce biraz çayın deminden koyuyor sonra da biraz su. Biliyor Rukiye ne kadar koyacağını, açık mı, koyu mu olduğunu. Kendiyle de çok barışık “Bir kaç kere elimi yaktığım da olmadı değil” diyerek gülüyor.

Kahvaltı bitince düşüyor sokaklara, otobüs durağına yürüyor. Evet, Rukiye bütün gün evde oturmuyor. Rukiye’nin bir işi var. Hergün otobüsle gidiyor, otobüsle dönüyor. Bizleri oturma odalarımızdan alan servis araçları gibi değil, bildiğimiz belediye otobüsü. Mor olanlarından bile değil, bildiğimiz güneşten kırmızısı solmuş belediye otobüsü. Çağrı merkezinde çalışıyor Rukiye. Ekrandaki yazıları sözlere çeviren bir program sayesinde işini halletmiş. Otobüsün her gidişini, her duruşunu, her dönüşünü tek tek biliyor. Artık o kadar iyi biliyor ki, hata yok, atlama yok, her gün doğru durakta iniyor. Sıfır hata... Biliyor Rukiye düzenin dışına çıkamayacağını, yanlışlıkla iki durak sonra inerse, hiç bilmediği bir macera ile baş başa kalacağını. O yüzden hiç hata yapmıyor. Cin gibi maşallah. Akşam, çıkış saatine göre hangi otobüse denk gelebileceğini de çok iyi biliyor. İş bu, her gün aynı saatte çıkamayabiliyorum diyor.

Rukiye de akşam dizileri seyrediyor, haberleri dinliyor. O da takip ediyor Ebe Niney'i, Şahika Hanım'ı, Fatmagül ablayı.

"Bütün bunları nasıl yapabiliyorsun?" diyenlere “Vallahi hayatta ne sorunları olan insanlar var, ben durumuma bin kere şükrediyorum” diye karşılık veriyor.
Var be Rukiye. Cidden hayatta çok büyük sorunları olan insanlar var. Bir de hiç bir sorunu olmadığı halde sürekli söylenen, kıçını kaldırmaktan aciz insanlar var.
Hepimizin, Rukiye’den öğreneceği çok şey var. Hayata bakış açısı ve olumlu yaklaşımlarıyla Rukiye’ye hayran olmamak elde değil ...

Rukiye bir dakikasını boşa harcamıyor, sürekli öğreniyor, sürekli kendini geliştiriyor. Bizlerin de bunu yapmaması için bir neden var mı?

Sağlıklı kalın, mutlu kalın...

1 yorum:

  1. Günaydın Dostlar,
    Yazılarımı Twitter'da AykutEvrankaya sayfasında, Facebook'ta Sabah Sabah Evrankaya sayfasında, LinkedIn'de Emin Evrankaya sayfasında takip edebilirsiniz.
    Sağlıklı kalın, mutlu kalın...

    YanıtlaSil